Bir şeyleri istediğimiz an kısır bir döngüye giriyoruz. Bir şeyleri hak ettiğimizi düşündüğümüz an da öyle. Doğada bir şeyleri hak etmez canlılar. Bir elma gördüğünde gider, uğraşır, alabilirsen alırsın. Biz bugün sürekli bir şeyler bekliyoruz. İlgi bekliyoruz. İlgi hak ettiğimizi düşünüyoruz. İlgi hak etmiyoruz. Hak edecek şeyler yapsak zaten ilgi beklemezdik, ilgi kendiliğinden gelirdi. Çünkü hak etmek diye bir şey yok. O nesne olmak var. İlgi gören nesnesinizdir veya değilsizdir.
Dünyayla savaşarak ne olduğumuzu değiştiremeyiz. Kendimizi aşmalıyız. Ben buyum deme lüksümüz yok. İçimizdeki engelleri aşmalıyız, tam da Mevlana’nın dediği gibi.
Her türlü nesneyle ilişkimizi zedeliyor beklentiler. Yağmur yağmamasını bekliyoruz, köpeğin tüy dökmemesini bekliyoruz, karşıdaki bizi anlasın istiyoruz, bir sıcak hareket bekliyoruz. Bunlara gerek yok. Karşıdaki belki buna mahir bile değil. Biz onu yine de seviyoruz. En başta ona çekilme sebebimiz neyse o hala orada duruyor. Onun için de aynı şeyler geçerli. Bunu sevgisizlikle karıştırmamalıyız.
İstemeyi öven, isteme methiyeleri düzen türlü…
View original post 447 kelime daha